Kartal Avukat Sık Sorulan Sorular
logo

Kartal Avukat

Sık Sorulan Sorular

Sık Sorulan Sorular

Kartal Avukat

Sık Sorulan Sorular

Boşanma işlemleri, evlilik birliğinin sonlandırılması için gerçekleştirilir. Boşanma süreci genellikle avukatlar tarafından yürütülür ve ayrılık protokolü, mal paylaşımı, nafaka gibi konuları kapsar.
Kira sözleşmesi, tarafların anlaşması veya hukuki sebepler nedeniyle sonlandırılabilir. Kira sözleşmesinin feshi için önceden belirlenmiş süreler dikkate alınmalıdır.
Trafik kazası sonrası, kaza yeri güvenli hale getirilmeli ve gerekli sağlık yardımı alınmalıdır. Olay yeri tutanağı hazırlanmalı ve sigorta şirketine bilgi verilmelidir.
İş sözleşmesi, tarafların anlaşması veya hukuki sebepler nedeniyle sonlandırılabilir. Fesih işlemleri belirli prosedürlere tabidir ve tarafların haklarını korumak için avukatların yardımı alınabilir.
Nafaka, boşanma sonrasında ekonomik durumu zayıf olan tarafın diğer tarafa karşı talep ettiği maddi yardımdır. Nafakanın hesaplanması, tarafların gelir durumu, yaşam standardı ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir.
İşyerinde mobbing, yasal olarak suç teşkil eden bir durumdur. Mobbingin önlenmesi için çalışanların hakları korunmalı, şikayet mekanizmaları oluşturulmalı ve mobbinge neden olan davranışlar engellenmelidir.
Ceza hukuku, toplumun hukuki normlarını ihlal eden suçların tespit edilmesi, cezalandırılması ve önlenmesi ile ilgilenen bir hukuk dalıdır.
Miras bölüştürülmesi, mirasçıların paylarının belirlenmesi, mirasın değerinin tespit edilmesi ve miras paylarının bölüştürülmesi aşamalarından oluşur.
Bir suçun işlendiğinin resmi kurumlarca haber alınması ile başlayıp iddianamenin kabul kararına kadar geçen aşamadır.
Üst sınırı 5 yılı geçmeyen ve kanunda özel olarak düzenlenen suçlar için yargılama yapılmadan önce uzlaştırma usulü uygulanmaktadır. Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yapılan atama neticesinde dosyanıza atanan uzlaştırmacı yardımı ile tarafların bir araya gelmesi ve barışçıl bir şekilde uyuşmazlıkların anlaşılarak sona erdirilmesi hedeflenmektedir. Uzlaştırma işlemleri sonucunda taraflar anlaşırsa hiç dosya açılmamış sayılmakta, taraflar anlaşmaz ise de savcılık tarafından iddianame hazırlanmaktadır. Uzlaştırma aşamalarında avukat yardımı almak, sürecin yönetilmesi, karşılıklı olarak tekliflerin değerlendirilmesi ve sunulması açısından önem arz etmektedir.
İddianamenin kabulü kararından sonra mahkemece verilecek hükmün kesinleşmesine kadar geçen sürece kovuşturma aşaması denilmektedir. Bu aşamada mahkeme tarafından bir yargılama yapılacak, deliller tartışılacak ve karar verilecektir.
Bir kimse hakkında kuvvetli bir suç şüphesi veya bir tutuklama nedeni olması durumunda Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. Maddesi gereğince tutuklama tedbiri uygulanacaktır. Öncelikle Tutuklamanın bir güvenlik tedbiri olduğunu ceza olmadığını belirtmek gerekmektedir. Tutuklama tedbirine karar vermeden önce kişi hakkında adli kontrol tedbirinin uygulanmamasının nedeni belirtilmeli ve suçun ağırlığı ile orantılı ise bu tedbire karar verilmelidir.
Tutuklama kararını soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı Sulh Ceza Hakimi’nden istemekte, Kovuşturma aşamasında ise bu kararı mahkeme vermektedir.
Verilen tutuklama kararı ağır ceza mahkemelerinin görevine giren bir suç ile ilgili ise maksimum 2 yıl diğer hallerde maksimum 1 yıldır.
Tutuklama kararına veya tutuklama kararının devamına ilişkin kararlara süresinde itiraz etmek, tutuklama kararının kaldırılmasını sağlayacaktır.
Verilen tutuklama kararı ağır ceza mahkemelerinin görevine giren bir suç ile ilgili ise maksimum 2 yıl diğer hallerde maksimum 1 yıldır.
Tutuklama kararına veya tutuklama kararının devamına ilişkin kararlara süresinde itiraz etmek, tutuklama kararının kaldırılmasını sağlayacaktır.
Tutukluluğa itiraz başvuruları hakim veya mahkemeye yapılmaktadır. Bir kimsenin tutukluluk süresinin yasal sınırların üzerinde olması, olayda tutuklama nedenlerinin olmaması, kuvvetli şüphe sebeplerinin de olmadığı hususunda yeterli kanaat oluşturabilecek bir dilekçe ile tutukluluğa itiraz edilebilmektedir. Tutukluluğa itiraz ederken; hakim ve mahkemenin belirttiği itiraz sürelerine dikkat etmek gerekmektedir. Tutukluluğa itirazı tutuklu kendisi veya avukatı tarafından yapılabilmektedir. Avukat yardımından faydalanmak önemlidir.
İtiraz sonucunda verilen karar kesindir. Dolayısıyla istinafı ve temyizi mümkün değildir. Bu karara karşı Anayasa Mahkemesine süresinde bireysel başvuru yapılabilmektedir.
Ceza davalarında, her ne kadar iddia eden iddiasını ispat etmek ile yükümlüyse de sanık, iddia edilen suçun aksini yine kendisi ispat edecektir. Bu noktada sanık veya avukatı mahkemeden bir delilin toplanmasını isteyebileceği gibi kendileri de mahkeme dosyasına delillerini sunmalıdır. Ceza davalarında genellikle delil olarak tanık beyanlarına dayanılmakta ve işlendiği iddia edilen suç ile ilgili yasal olarak elde edilen her türlü delil kullanılmaktadır. Ceza yargılamalarında, mahkemeye delil sunmak, sanığın suçunu veya suçsuzluğunu ispat etmek konusu çok önemli olup sunulan delilin de mahkeme kararına hangi derecede etkili olabileceğinin tespiti noktasında uzman bir avukattan yardım alınması gerekmektedir.
Ceza yargılamasında sanık, şüpheli, mağdur herkes iddialarını ispat etmek için tanık delilinden yararlanabilecektir. Tanığın soruşturma aşamasında yani savcılık aşamasında verdiği beyanlı ile kovuşturma aşamasında yani mahkeme aşamasında verdiği karar çelişkili ise mahkeme tanığın çelişkiye düştüğü hususları kendisine açıklattıracak hatta kendisine yalan tanıklığın da suç olduğu bildirilecektir. Tanığın sonradan verdiği beyanı değiştirmesi gerçekten bu hususta bir delil olmadığı müddetçe yalan tanıklık suçunu oluşturmayacak ve hatta mahkeme hükümde tanığın sonradan değiştirdiği beyanını dikkate alabilecektir.
Ceza dosyalarında tarafların iddialarını ispat etmeleri için dosyada bulunan tüm belgelerin titizlikle incelenmesi gerekmektedir. Örneğin bir dosyada soruşturma aşamasında failin işlediği suçtan duyulan şüphe üzerine alınan arama kararı alınmış ise öncelikle arama kararının usule uygun alınıp alınmadığı, bu arama izninin hangi süreleri kapsadığı, arama yapılırken hazır bulunması gereken kişilerin olup olmadığı dikkatle kontrol edilmelidir. Usulüne aykırı bir arama yapıldığı tespit edilmiş ise artık elde edilen delilin delil değeri olmayacağından uzman bir ceza avukatı yardımı ile dosyaların incelenmesi çok önemlidir.
Ağır Ceza Mahkemelerinde yapılan yargılama savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin kabulü kararı ile başlayıp yaklaşık 3 celse sürmektedir. Fakat celselerin artması; sanığın veya müştekinin yokluğu, delillerin toplanmamış oluşu, bilirkişi raporları alınması gerekiyorsa tüm bu ve benzeri durumlar nedeniyle daha da uzun sürebilmektedir. Ceza dosyalarını vatandaşlar kendileri de takip edebilecekleri gibi avukat yardımı ile de takip edebilirler. Dosyaların avukat yardımı ile takip edilmesi, yargılama sürelerinin kontrolü açısından çok önemlidir.
Asliye Ceza Mahkemelerinde yapılan yargılama savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin kabulü kararı ile başlayıp yaklaşık 3 celse sürmektedir. Fakat celselerin artması; sanığın veya müştekinin yokluğu, delillerin toplanmamış oluşu, bilirkişi raporları alınması gerekiyorsa tüm bu ve benzeri durumlar nedeniyle daha da uzun sürebilmektedir. Ceza dosyalarını vatandaşlar kendileri de takip edebilecekleri gibi avukat yardımı ile de takip edebilirler. Dosyaların avukat yardımı ile takip edilmesi, yargılama sürelerinin kontrolü açısından çok önemlidir.
Türk Ceza Kanunu’nda Etkin Pişmanlık hallerinin düzenlendiği her suç açısından etkin pişmanlık hükümleri uygulanacaktır. Örneğin Malvarlığına ilişkin suçlardan olan Hırsızlık, Mala Zarar Verme veya uyuşturucu madde imal ve ticareti suçlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaktadır. Sanığın kovuşturma aşamasında şüphelinin de soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmasını sağlamak için kanunun gerektirdiği şartlar uzman avukat aracılığı ile değerlendirilmeli ve kişinin en lehine olan etkin pişmanlık halinin olaya uygulanması sağlanmalıdır.
Türk Hukuku’nda bir kişinin işlediği suç kesin ve somut deliller ile ispat edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu ilke gereğince sanığa ceza verilemeyecektir. Bu ilke Masumiyet karinesinin de gereğidir. Ceza yargılamasında toplanan deliller ile sanığın cezalandırılmasına yeter kanaatte bir delil olmaması durumunda şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraat kararı verilecektir. Ceza yargılamalarında avukatın dosyadaki delillerin hükmü etkileme gücünü tespit etme ve değerlendirme tecrübesi doğrultusunda etkin bir savunma hazırlanması önemlidir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda açıkça bir suçun faile verilecek cezalar belirtilmiştir. Bunlar; Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararıdır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da belirtildiği üzere; bir kimsenin işlediği iddia olunan suç aslında kanunda suç olarak tanımlanmamışsa, sanık tarafından işlendiği sabit değilse, failin kast veya taksirinin olmaması durumunda, sanık tarafından suç işlenmişse de bazı hukuka uygunluk nedenlerinin olması durumunda, sanık tarafından işlenmemişse, sanık hakkında beraat kararı verilecektir.
Ceza mahkemelerinin kararları istinaf edilebilir. Fakat mahkemelerin ve hakimlerin bazı kararları kesin olduğu için istinaf edilememektedir. Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine, Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine, Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere, Karşı istinaf yoluna başvurulamaz. İlk dereceli mahkemelerin verdiği kararların denetlenmesi ve hukuka aykırılıkların giderilmesi sağlanmaktadır. İstinaf kanun yoluna sözlü veya yazılı olarak başvurmak mümkündür. İstinafa başvurulması hükmü kesinleşmesini önlemektedir. İstinafta duruşmalı olarak da yargılama yapılabilmektedir.
Bölge Adliye Mahkemeleri yani istinaf sonucu verilen bozma kararı dışında kalan hükümler temyiz edilebilmektedir. İstinafta olduğu gibi temyiz kanun yolunda da her hüküm temyiz edilememektedir. İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları, İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları, Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar, İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları, Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları, Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları, On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları, Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar ile belirttiğimiz bentlerde mevcut olan yer sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları temyiz edilemeyecektir.
Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak için öncelikle başvurulması gereken tüm yargı yollarına başvurulmalıdır. Tüm kanuni yollara başvurulduktan sonra verilen kesin karara karşı Anayasa da korunan hakların ihlali mevcutsa eğer 30 gün içerisinde Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yapılabilmektedir. Bireysel Başvuru yapılırken mahkemeye sunulacak evraklar titizlikle incelenmeli, ihlal edilen haklar ve başvuru nedenleri açıklayıcı ve net ir biçimde sunulmalı tüm talepler de yazılmalıdır. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruyu bireyler kendileri yapabildiği gibi avukatları vasıtasıyla da yapabilmektedirler. Bireysel Başvuru yapılırken avukat yardımından faydalanmak sürecin yürütülmesi ve sonuç alınabilmesi için önemlidir.
Memnu hakların iadesi kavramı yasaklanmış haklar anlamına gelmektedir. Ceza Mahkemesi tarafından TCK md 53 gereğince verilen kişinin belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin bu kararın kaldırılması mümkündür. Memnu hakların iadesi kararı infaz olunan cezanın üzerinden 3 yıl geçmesi ile alınabilecektir. Bu süreç içerisinde bir suç işlememesi ve iyi halli olduğuna mahkemece kanaat getirilmesi gerekmektedir.
Adli sicil kaydının silinmesi mümkündür. Hakkında yasaklanmış ir hakkı bulunan kişinin bu haklarını geriye aldığını bildirir mahkeme kararı ile birlikte Adli Sicil ve İstatistik Kurumu’na başvuru ile adli sicil kaydının kaldırılarak arşive kaldırılacaktır. Arşive kaldırılan bir kayıt ise Anayasann 76. Maddesinde belirtilen (..) suçlarından değilse arşive alınma tarihinden itibaren 5 yıl içinde arşivden kaldırılacaktır. Fakat Anayasanın 76. Maddesi ile tck dışındaki mevzuattan kaynaklanıyorsa memnu hakların iadesi kararına göre karar verilecektir. Bu sebeple adli sicil arşiv kaydı alınmadan önce memnu hakların iadesi kararı alınması gerekmektedir. Mmenu haklaırn iadesi kararı alınmışssa 15 yıl alınmamışsa 30 yıl içinde arşivden kaldırılacaktır. Adli Sicil İstatistik Kurumuna ister elden ister posta yoluyla ister e devlet üzerinden başvuru yapmak mümkündür. Başvuruları kişiler kendileri yapabildiği gibi avkatları yardımı şile de yapabilmektedirler.
İşveren tarafından işçinin adli sicil kaydı istenebilecekse de arşiv kaydı istenemeyecektir. Arşiv kaydına göre işe alım yapan bazı işler dışında.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı adli sicil kaydında gözükmez.
Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’da belirtildiği üzere; aşağıda belirttiğimiz şartları taşıyan kişiler özel güvenlik olarak çalışabileceklerdir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, eğitimi başarı ile tamamlamak, 18 yaşını doldurmuş olmak, silahsız ise en az 8 yıllık ilköğretim veya ortaokul; silahlı ise en az lise veya dengi okul mezunu olmak, TCK’nın 53. Maddesinde belirtilen süreler geçmiş veya hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa da; kasten işlenen ir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olmamak, affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları, zımmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve fuhuş suçlarından mahkum olmamak, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından dolayı hakkında devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak, Görevin yapılmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı ile engelli bulunmamak, Güvenlik soruşturması olumlu olmak.
İcra takibine konu alacak istinaf sınırından az ise kiracının tahliyesine ilişkin verilen karar kesindir. Bu karara yapılacak itiraz tahliyeyi durdurmayacaktır.
Kiralanan taşınmaza ait kira akdi çeşitli nedenler ile sona erebilecektir. Türk Borçlar Kanunu’na göre kiracının kira bedellerini ve yan giderleri ödemesi halinde, kiralananın sözleşmeye uygun kullanılmaması ve komşulara saygı gösterilmemesi halinde kira sözleşmesi feshedilebilecektir. Ayrıca belirtmek gerekir ki kiracı kira sözleşmesi bitmeden 15 gün önce bildirimde bulunmadıkça kira akdi devam edecektir. Sırf sözleşme süresi bitiminden dolayı da tahliye davası açılamayacaktır.
Taraflar arasındaki kira ilişkisi on yılı doldurmuşsa herhangi bir sebep gösterilmesine gerek olmadan sözleşmeyi sona erdirmek mümkündür.
Kiraya veren tüm bu durumların dışında; TK 350 hükmüne göre, kiralananı kendisi, eşi, alt soyu ve üstsoyu için veya kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut veya işyeri olarak kullanma zorunluluğu varsa, taşınmazın yeniden inşaası veya imarı nedeniyle onarımı, genişletilmesi, geliştirilmesi gerekli ve bu işler için kullanımı imkansız ise dava yolu ile tahliye gerçekleştirilebilecektir. Taşınmazın satılması durumunda da aynı şekilde; yeni malik ihtiyaç sebebi ile taşınmazdan tahliye talep edebilecektir.
Yeni malikin ihtiyacı halinde, taşınmazın alınmasından itibaren 1 ay içerisinde yazılı bildirim ve 6 ay sonra açacağı dava ile tahliye gerçekleştirebilecektir. Her iki durumda da gerek ihtiyaç gerek diğer nedenlerin ispatı mahkeme açsından önem arz etmektedir.
Tahliye taahhüdü kiracının kiralayana verdiği, kiralanan taşınmazın ne zaman boşaltılacağını bildirdiği yazılı bir taahüdnamedir.
Tahliye taahüdnamesi kiracı ile kiralayan arasındaki kira ilişkisi kurulduktan sonra verilmektedir. Kira sözleşmesi düzenlendiği sıradan alınan tahliye taahüdleri Yargıtay tarafından geçersiz sayılmaktadır.
Tahliye taahhüdü yazılı olmalıdır. Kiracının kendi el yazısı ile yazılmış olmalıdır. Kiralananın tahliye tarihi özellikle açık bir şekilde yazılı olmalıdır. Aksi takdirde tbk 352 gereğince geçersiz bir tahliye taahhüdü olacaktır..
Geçerli bir tahliye Taahüdünden sonra icra yolu ile veya tahliye davası yolu ile kiracının taşınmazdan tahliyesi sağlanabilecektir.
Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre kira sözleşmelerinde bira bedellerinin belirlenmesi dışında kiracı aleyhine bir değişiklik yapılamayacaktır. Fakat 5 yılın sonunda "tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim" oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir. Bu dava her zaman açılabilmektedir. Açılma zamanına göre kira bedelinin arttırılarak ödeneceği dönem de değişecektir.
Mirasçılık belgesi diğer adı ile veraset ilamı, ölen bir kişinin mirasçılarını belirlemek için hazırlanmaktadır. Bu belgenin noterlerden veya mahkemeden alınması mümkündür.
Menfi Tespit Davası, hakkında bir para, kira alacağı gibi nedenler ile icra takibi başlatılan bir kişinin borç tehdidi altında olduğu ve gerçekte borcu olmadığını veya borcu ödediği gibi iddialar ile açtığı davadır.
Borçlu icra takibindeki borcunu Menfi Tespit Davası açıldıktan sonra ödemesi halinde davası istirdat davasına dönüşecektir. Menfi Tespit davası açıldıktan sonra icra dosyasına borç ödemesi yapılacaksa mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile yatırılan paranın, kararın kesinleşmesine kadar alacaklıya verilmemesi hususunda mahkemeden karar almak da mümkündür. Böylece davayı açan kişi davasını kazanırsa borcu kalmayacak depo ettiği bedeli ise geri alacaktır. Menfi Tespit ve İstirdat davaları borçlunun icra takibinden kurtulmasını sağlayan, hatta haklı olması halinde karşı taraftan kötü niyet tazminatı isteyebileceği bir dava türüdür. Bu tür davaların takibinde alanında uzman avukat yardımından yararlanılması önemlidir.
Henüz davası açılmamış olan bir uyuşmazlık için HMK 401 maddesi gereğince delillerin korunması, kaybolmasının önlenmesi veya tespiti için Sulh Hukuk Hakimi’nden delil tespiti istenebilecektir. Mahkemece yürütülecek yargılama sonucunda mahkeme tespitin istenmesinde davacıyı haklı bulursa ilgili işlemleri, raporları aldırıp kararı kendiliğinden karşı tarafa bildirecektir. Verilen karara itiraz mümkündür. Delil tespiti davalarını kişiler bizzat kendileri açabildikleri gibi avukatları yardımı ile de açabilmektedirler.
Online Danışma

Avukata Sor

Kartal Avukat

Bize Ulaşın

Aklınıza takılan her konuda çekinmeden bize ulaşabilirsiniz.


Sabit

0 505 918 21 49

Mobil

0 505 918 21 49

Adres

Yukarı Mah. Üsküdar Cad. Çırağan Sk. Çağatay İşhanı
No:4 D:10 Kartal/İSTANBUL