Kartal Avukat
Enerji sektörü, yüksek yatırım maliyetleri, stratejik önemi ve çevresel etkileri nedeniyle hukuki anlamda en fazla denetlenen alanlardan biridir. Gerek özel şirketlerin, gerekse kamu kurumlarının yürüttüğü enerji projeleri zaman zaman hukuki ihtilaflara ve iptal davalarına konu olabilmektedir. Bu yazıda, enerji yatırım projelerinin iptali ve bu projelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yolları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
Enerji yatırım projeleri; elektrik üretim santralleri (termik, hidroelektrik, güneş, rüzgar), doğalgaz dağıtımı, boru hattı döşenmesi, nükleer enerji yatırımları, enerji iletim hatları gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu projeler genellikle:
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarına tabidir,
Kamu ve özel sektör ortaklıkları içerebilir,
Lisans, ruhsat, kamulaştırma gibi çeşitli idari süreçlerden geçer,
Yerel halk, çevre örgütleri veya belediyeler gibi farklı aktörlerin itirazlarıyla karşılaşabilir.
Enerji projelerine karşı iptal davası genellikle şu gerekçelerle açılır:
ÇED raporunun eksik ya da hatalı olması,
Projenin çevreye ve yerleşim alanlarına zarar verme riski,
Kamusal yararın yeterince gözetilmemesi,
Kamulaştırma sürecinde hukuka aykırılık,
Ruhsat veya lisansların usule uygun verilmemesi.
Bu tür iddialar, çoğunlukla İdare Mahkemeleri nezdinde açılan iptal davaları ile gündeme gelir.
Enerji projelerinin iptali için dava açma hakkı şunlara tanınmıştır:
Proje sahasına yakın yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlar,
Sivil toplum kuruluşları (örneğin çevre dernekleri),
Yerel belediyeler,
Kamulaştırma kararından doğrudan etkilenen kişiler,
İlgili lisans veya ruhsat sahipleri,
Enerji yatırımına konu taşınmazların malikleri.
Enerji projelerinde karşılaşılan başlıca hukuki uyuşmazlık türleri:
Enerji projeleri kapsamında özel mülkiyet altındaki taşınmazlar kamulaştırılabilir. Ancak, kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi ya da kamulaştırma sürecinin usulsüz yürütülmesi halinde malikler kamulaştırma bedel tespiti veya iptal davası açabilir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından verilen lisans veya üretim izinlerinin hukuka aykırı şekilde verilmesi, bu kararların iptali için Danıştay ve idare mahkemeleri nezdinde dava açılmasına yol açabilir.
Projenin çevresel etkilerinin eksik değerlendirildiği veya raporun bilimsel gerçekleri yansıtmadığı iddiasıyla ÇED olumlu kararlarının iptali istenebilir. Bu tür davalar, genellikle çevre örgütleri ve yerel halk tarafından açılır.
Enerji şirketleri arasında altyapı, bakım, lisans devri, satın alma anlaşmaları gibi sözleşmelerden kaynaklanan ihtilaflar da sıklıkla görülür. Bu uyuşmazlıklar, ticaret mahkemelerinde çözümlenir ve çoğu zaman tahkim ya da uzlaştırma süreçleriyle sona erdirilir.
Enerji sektöründe yargı süreçleri uzun sürebileceğinden, taraflar aşağıdaki çözüm yollarını da tercih edebilir:
Tahkim: Ulusal veya uluslararası tahkim yoluyla çözüm aranabilir (örneğin enerji şirketleri arası ihtilaflarda).
Arabuluculuk: Özellikle sözleşmeden doğan ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olarak da uygulanabilir.
Uzlaşma Görüşmeleri: Kamulaştırma bedelinde anlaşmazlık yaşanması halinde idare ile malik arasında sulh görüşmeleri yapılabilir.
Enerji projelerinde hem kamu hukuku hem özel hukuk alanında çok sayıda düzenleme bulunduğundan, bu tür davalarda uzman bir idare hukuku veya enerji hukuku avukatıyla çalışmak, süreçlerin doğru ve etkili yürütülmesi açısından büyük önem taşır. Avukat desteği sayesinde:
Usule uygun dava açılabilir,
İdari işlemlerin iptali için gerekli deliller toplanabilir,
Tazminat talepleri hukuki temele oturtulabilir.
Enerji yatırım projeleri, teknik ve hukuki karmaşıklığı yüksek olan alanlardandır. Bu nedenle projelere karşı açılacak iptal davaları ve ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıklar dikkatle takip edilmelidir. Çevresel, kamusal ve bireysel hakların korunması açısından hukuki başvuru yolları zamanında ve doğru şekilde kullanılmalı, gerektiğinde avukat desteği alınmalıdır.
Enerji ve Maden Hukuku Avukatı