Kartal Avukat
Hastaların tıbbi müdahaleler hakkında eksiksiz ve açık şekilde bilgilendirilme hakkı, hasta haklarının en temel unsurlarından biridir. Sağlık kuruluşları, tedavi öncesinde ve sırasında hastaya tüm riskler, alternatif yöntemler ve olası sonuçlar hakkında bilgi vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali, yalnızca etik bir sorun değil, aynı zamanda hukuki sorumluluk doğurabilecek ciddi bir ihlaldir.
Türk Tabipler Birliği Hasta Hakları Bildirgesi ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'a göre, hasta;
Hangi hastalığa sahip olduğunu,
Hangi tedavi yöntemlerinin mevcut olduğunu,
Tedaviye başlarsa ya da başlamazsa ne gibi sonuçlar doğabileceğini,
Uygulanacak işlemlerin risklerini ve olası yan etkilerini
açık ve anlaşılır bir şekilde öğrenme hakkına sahiptir.
Bu bilgilerin verilmesi sadece hekime değil, hastane yönetimine ve ilgili tüm sağlık personeline düşen bir yükümlülüktür.
Ameliyat öncesi aydınlatma formunun usulen imzalatılması, fakat yeterli açıklamanın yapılmaması
Deneysel tedavi yöntemlerinde detaylı risklerin gizlenmesi
Hastanın okuma-yazma bilmediği veya farklı dil konuştuğu hâllerde gerekli önlemlerin alınmaması
Psikolojik baskı veya zaman baskısıyla onam alınması
Bu tür durumlar hasta açısından rıza geçersizliği ve sonuçta doğan zarar nedeniyle tazminat sorumluluğu doğurur.
Hasta, bilgilendirme eksikliği nedeniyle zarar gördüyse, sağlık kuruluşuna ve hekime karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
Kamu hastanelerinde yaşanan eksiklikler, idari denetime tabi tutulabilir. Sorumlu sağlık personeli hakkında disiplin cezaları uygulanabilir.
Bazı durumlarda hekimin ya da sağlık çalışanının ağır ihmali nedeniyle hasta zarar görmüşse, taksirle yaralama veya ölüme sebebiyet verme gibi ceza soruşturmaları da açılabilir.
Eğer hasta yeterince bilgilendirilmeden işlem yapılmışsa, verilen rıza geçersiz sayılır. Bu durumda hekimin müdahalesi hukuka aykırı tıbbi müdahale sayılır.
Özellikle İstanbul’daki büyük devlet hastaneleri ve özel sağlık kuruluşlarında, hasta yoğunluğu ve bilgi eksikliği nedeniyle aydınlatma yükümlülüğünün ihlali sık görülmektedir. Kartal, Ümraniye, Bakırköy ve Şişli gibi bölgelerde açılan tıbbi malpraktis ve bilgilendirme eksikliği davalarının sayısı her geçen gün artmaktadır.
Hekim-hasta ilişkisi hem teknik hem hukuki yönü ağır basan bir ilişkidir. Bilgilendirme eksikliğine dayalı davalarda hastane kayıtları, tanık beyanları, bilirkişi raporları ve hasta dosyaları kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, alanında deneyimli bir sağlık hukuku avukatıyla çalışmak, davanın başarısı açısından belirleyici olacaktır.