Kartal Avukat
Ceza yargılamasında sanık olarak yer alan bir kişi için en önemli karar, nasıl savunma yapacağıdır. Bu noktada karşılaşılan temel ikilem şudur:
“Kendim mi savunma yapmalıyım yoksa bir avukata mı başvurmalıyım?”
Bu kararın doğru verilmesi, davanın sonucunu doğrudan etkileyebilir. Çünkü ceza hukukunda yapılan küçük bir hata bile telafisi güç sonuçlar doğurabilir.
Bu yazıda “Bireysel savunma nedir?”, “Ne zaman mümkündür?”, “Avukatla savunma neden daha güvenlidir?” sorularını hukuki çerçevede ele alıyor, somut örneklerle karşılaştırıyoruz.
Bireysel savunma, sanığın herhangi bir hukuki temsilci olmaksızın, kendi adına doğrudan savunma yapmasıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre bir kişi, avukat tutmak zorunda değildir. Hatta mahkemede şöyle denir:
“Avukatınız yoksa kendinizi savunabilirsiniz.”
Bu savunma türü, genellikle:
Avukat tutacak ekonomik gücü olmayan,
Davanın basit olduğunu düşünen,
Hukuk bilgisine güvenen kişiler tarafından tercih edilir.
Ancak bu yöntemin ciddi riskleri vardır. Ceza hukukunda prosedürler, süreler, haklar ve istisnalar çok katı kurallara bağlanmıştır. Dolayısıyla hukuki bilgi eksikliği, geri dönüşü zor hatalara neden olabilir.
Delil sunma hakkı bilinmeyebilir.
Mahkemeye hangi belgelerin, tanıkların sunulması gerektiği bilinmediğinde, lehinize deliller sunulamayabilir.
Usul hataları yapılabilir.
Örneğin bir kararın itiraz süresi kaçırılabilir ya da önemli bir duruşma talebi yapılmayabilir.
Savunma yetersiz kalabilir.
Suçlamaya hukuki cevap verilmeyip duygusal ya da yüzeysel açıklamalar yapılabilir.
Hukuki terimlerin yanlış anlaşılması
“Erteleme”, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”, “uzlaşma” gibi kavramlar yanlış yorumlanabilir.
Tüm bu durumlar, haksız mahkûmiyetle sonuçlanabilir.
Deneyimli bir ceza avukatı, davanın başından itibaren tüm süreci profesyonelce yönetir. Bu da şunları getirir:
Avukat, dosyadaki delil durumunu analiz ederek en uygun savunma stratejisini belirler.
Gözaltı süresi, itiraz hakkı, tanık çağırma, delil sunma gibi tüm haklar eksiksiz takip edilir.
Avukat, hem dilekçelerle hem de duruşmalarda güçlü ve hukuki temellere dayanan savunmalar yapar.
Uzlaşma, etkin pişmanlık, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), erteleme gibi seçenekler değerlendirilir.
Karar olumsuz olsa bile avukat, üst mahkemelere taşıyarak hakkınızı korur.
Bazı durumlarda, bireysel savunma kanunen mümkün değildir. Aşağıdaki durumlarda mutlaka müdafi atanır:
Sanık 18 yaşından küçükse,
Suçun cezası 5 yıl veya daha fazlaysa,
Sanık, kendini savunamayacak zihinsel ya da fiziksel durumda ise.
Bu hallerde, kişi avukat istemese bile CMK gereği kendisine barodan bir avukat atanır.
Bir müvekkilimiz, ilk aşamada "küçük bir dava" diyerek kendi savunmasını yapmış, ancak tanık çağırmamış, delil sunmamış ve 1 yıl 8 ay hapis cezası almıştı. Karar kesinleşmek üzereyken bize başvurdu. İstinaf dilekçesiyle dosya yeniden açıldı, lehe deliller sunuldu, tanıklar dinlendi ve karar bozuldu. Bu örnek, avukatın davaya etkisini açıkça ortaya koymaktadır.
1. Avukat olmadan ifade verebilir miyim?
Evet, verebilirsiniz. Ancak şüpheli konumundaysanız mutlaka avukat talep etmeniz önerilir.
2. Avukata gerek yok diye düşünüyorum. Bu riskli mi?
Basit gibi görünen davalarda bile beklenmedik sonuçlar çıkabilir. Avukatsız savunma her zaman risklidir.
3. Maddi durumum yoksa ne yapmalıyım?
Baroya başvurarak CMK görevlendirmesi ile ücretsiz avukat talep edebilirsiniz.
Ceza davaları sadece hukuki değil, aynı zamanda hayati sonuçlara yol açabilen süreçlerdir. Bireysel savunma hakkınız saklıdır ancak bu hakkı tek başınıza kullanmak, yasal haklarınızdan mahrum kalma riskini taşır. Bu nedenle mümkün olan her durumda deneyimli bir ceza avukatının desteğini almanız, haklarınızı korumanın en güvenli yoludur.