Kartal Avukat
Konut satın almak, pek çok kişi için hayatındaki en büyük yatırımlardan biridir. Ancak teslim edilen daire veya bina, sözleşmede vaat edilen özellikleri taşımıyorsa veya ciddi yapı kusurları içeriyorsa, bu durum ayıplı konut satışı kapsamında değerlendirilir. Bu gibi durumlarda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat, tüketicilere çeşitli dava hakları tanımaktadır.
Ayıplı konut; satıcı tarafından vaat edilen nitelikleri taşımayan, kullanım amacına uygun olmayan veya maddi kusurlar içeren konuttur. Ayıp açıkça görülebilir olabileceği gibi, gizli bir şekilde sonradan da ortaya çıkabilir.
Örnekler:
Binada statik sorunlar ya da çatlaklar
Projeye aykırı malzeme kullanımı
Yalıtım eksiklikleri (su/ses/ısı)
Eksik sosyal donatılar
Ruhsatsız veya yapı kullanım izinsiz teslim
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11. maddesi gereği tüketici şu haklara sahiptir:
Sözleşmeden dönme
Satış bedelinden indirim isteme
Ayıpsız benzer konutla değiştirme
Ücretsiz onarım isteme
Tüketici bu haklardan birini tercih edebilir. Ancak seçilen hakkın kullanımı ayıbın niteliğine ve konutun kullanılabilirliğine göre değerlendirilecektir.
Tüketici, satıcıya karşı bu taleplerini yazılı olarak iletmelidir. Talep reddedilirse ya da hiç cevap verilmezse, dava açma hakkı doğar.
Tüketici Mahkemeleri görevlidir.
Dava, tüketicinin yerleşim yerinde veya konutun bulunduğu yerdeki Tüketici Mahkemesi'nde açılabilir.
Ayıplı konut nedeniyle tazminat davası
Sözleşmenin iptali
Ayıpların giderilmesi talebi
Bedel iadesi
Değer kaybı ya da onarım masrafı talebi
Ayıp, teslim tarihinden itibaren 5 yıl içinde ortaya çıkarsa dava açılabilir.
Gizli ayıplarda, ayıp sonradan fark edildiğinde süre, ayıbın öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Ağır kusur veya hile varsa, zaman aşımı uygulanmaz.
Eğer konuttaki ayıplar nedeniyle tüketici zarara uğramışsa (ek onarım, taşınma, kira vb.), bu zararlar için ayrıca maddi ve manevi tazminat davası da açılabilir.
Tüketici davalarında arabuluculuk, parasal sınırı aşan talepler için genellikle zorunlu değildir. Ancak bazı mahkemeler dava şartı olarak arabuluculuk ön görüşmesi yapılmasını isteyebilir. Ön bilgi alınmasında fayda vardır.